Kategori : Genel, Güncel, Siyaset - Etiketler : - Tarih : 05 Ocak 2015
MARDİN (04 Ocak) – Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, çözüm sürecini “İnşallah Türkiye’de silahlar kıyamete kadar susacak, silahlar toprağa gömülecek.” diye değerlendirdi.
Mardin İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada Mardin’i, geçmişteki ihtişamlı hali gibi ilim, sanat ve irfan merkezi kılmanın gayreti içinde olduklarını belirten Kurtulmuş, AK Parti İktidarı sırasında çok önemli işlerin yapıldığını vurguladı. “Bu iktidar sırasında Türkiye’de gerçekten maddi zenginlikler sağlandı.” diyen Kurtulmuş, hava ve karayolu ulaşımı ile sağlık ve eğitim gibi birçok alanda önemli hizmetler yapıldığını anlattı.
ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ SAĞLANDI
Kurtulmuş, AK Parti iktidarlarının 12 yıl boyunca yaptığı en önemli hizmetin zihniyet değişikliği sağlamak olduğuna işaret ederek tabloyu şöyle çizdi:
“Devletin zihniyetini değiştirmek, affedersiniz deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Köyler yakıldı, insanlara dışkılar yedirildi, işkenceler yapıldı. İnsanların anadillerine, kültürlerine, başörtülerine, dinlerine, mezheplerine hor bakıldı. İnsanlar maalesef devletin demir yumruğu altında ezildiler, horlandılar, ikinci ve üçüncü sınıf vatandaş haline getirildiler. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri devletin sürgün yeri olarak görüldü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin halkı devletin ikinci sınıf vatandaşı olarak görüldü.”
KÜRTÇE SÖYLENDİ KIYAMET Mİ KOPTU?
Geçmiş yıllarda Kürtçe, Zazaca veya Arapçadan başka lisan bilmeyenlerin, mahkemelerde sanık veya tanık olarak konuştuklarında hâkimin, durumu “Anlaşılamayan bir dil” diye tanımladığını anlatan Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Devlet, vatandaşın diline sağırdı. Bırakın mahkemeyi, televizyonlarda Kürtçe ve Arapça türkülerin söylenmesi yasaktı. İbrahim Tatlıses, bırakın TRT’yi özel televizyonlarda bile birkaç sene öncesine kadar Kürtçe şarkılar söyleyemiyordu. Şimdi Allah’a çok şükür, Cumhurbaşkanımız Başbakanken Diyarbakır meydanında Şivan Perver ile Tatlıses bir araya geldi. 100 binlerce kişinin katılımı ile Başbakanımızın ve devlet erkânının önünde Kürtçe, Arapça ve Türkçe şarkılar söylediler. Kıyamet mi koptu ?”
LAİKLİK ELDEN Mİ GİDİYOR?
Kurtulmuş, Türkiye’de başörtü zulmünün yıllarca yaşandığına, devletin vatandaşın başörtüsünü görmezden geldiğine, hatta müsaade etmediğine dikkat çekti. Çok sayıda genç kızın ağlayarak gelecek hayallerini üniversite kapısının önünde gömdüğünü belirten Kurtulmuş, 28 Şubat’tan sonra seçilmiş bir milletvekilinin başörtüsü olduğu için Meclis’ten atıldığı, yemin bile ettirilmediği, milletvekilliğine müsaade edilmediğinin altını çizdi.
Kurtulmuş, Meclis’te 6 başörtülü milletvekilinin bulunduğuna, artık üniversite ve okullarda başörtülülerin öğretmenlik ve memurluk yapabildiğine işaretle şöyle dedi:
“Allah aşkına laiklik elden mi gidiyor? Vatan mı bölünüyor? Hiç birşey olmuyor. ‘Bunlar laiklik elden gidiyor’ diyorlardı ama esasında laiklik değil, beylerin kurdukları düzen elden gidiyor. Onun için korkuyorlardı.
Midyat’taki Mor Gabriel Manastırı’nın mal varlıkları iade edilmeye başlandı. Mor Gabriel’in de Deyrulzafaran Manastırı’nın da bağlı olan insanlar kendi manastırlarının mal varlıklarına insan haklarının gereği olarak sahip olmaya başladılar ve olmaya devam edecekler.”
SÜREÇTEN VAZGEÇMEK YOK
Konuşmasında çözüm sürecine de değinen Kurtulmuş, bu yıl yapılacak genel seçimlerden sonra çözüm sürecine şimdi olduğu gibi bütün güçle devam edileceğini vurguladı. Herkesin birinci sınıf ve özgür şekilde yeni Türkiye’nin bir yurttaşı olarak yoluna devam edeceğini belirten Kurtulmuş, “İnşallah Türkiye’de silahlar kıyamete kadar susacak, silahlar toprağa gömülecek.” diye konuştu.
Kurtulmuş, 35 yılda 35 bin kişinin yaşamını yitirdiğini, 7 bin güvenlik personelinin şehit düştüğünü ve 1,2 trilyon dolarlık maddi kayıp oluştuğuna işaret ederek yaşanan olayların Türkiye’de büyük kayba yol açtığını vurguladı. Her türlü provokasyona rağmen Türkiye’nin çözüm sürecini nihayete erdireceği, barışı sonuna kadar sağlayacağının altını çizen Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bunu istemeyenler de 6-7 Ekim olaylarında olduğu gibi her türlü provokasyonu ortaya koyacak. Bu provokasyonlara karşı uyanık olacağız. Geriye gidiş yok, çözüm sürecinden vazgeçmek yok. Türkiye’yi daha ileriye götüreceğiz ve bu gönüllü kardeşliği sonuna kadar Allah’ın izniyle hep beraber sağlayacağız.”
Kurtulmuş, çözüm sürecinin sadece Türkiye değil, bütün bölge için çok büyük önem taşıdığını vurgulayarak “Çözüm süreci, bütün bölge halkları için umut olacak, Mısır, Suriye, Irak, Yemen, Libya ve bütün geniş coğrafyamızla ilgi bir süreçtir. İnşallah da başarılı olacak ve sizlerin gayretleri ile nihayete erecek. Türkiye barış, huzur ve kardeşlik ülkesi olacak.” dedi.
DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR
Bütün dünyanın büyük kargaşalar, kırılmaların içerisinde olduğunu belirten Kurtulmuş, dünya barışının Türkiye’de olduğu gibi yeni bir zihniyetle tesis edilebileceğini, bu zihniyete göre de dünyada güçlü olanın gücünün değil, haklı olanın hakkının esas alınması gerektiğini vurguladı.
Güçlü olanın gücü esas alındığında İsrail’in Filistin’e yaptığı zulmün önüne geçilemediğinin görüldüğünü vurgulayan Numan Kurtulmuş, İsrail’in saldırganlığının durdurulamamasının nedeninin Birleşmiş Milletler (BM) sistemi olduğunu anlattı. Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Öyle bir BM kurulmuş ki beş ülke ne isterse o oluyor. Kimin BM’de dayısı varsa istediği her türlü zulmü yapıyor. Dünya beşten büyüktür ve BM böyle devam edemez. Suriye’de 4 yıl içerisinde yaklaşık 300 bin sivil ölmüş. BM’ye gidiyorsunuz, Suriye rejimimin de orada bir dayısı var. Rusya, Suriye rejimini tutuyor. Gelin Ukrayna’ya hadi bakalım orada Müslümanlar yaşamıyor, daha rahatsınız. Ukrayna sorununu çözün ama çözemezler. Rusya, Kırım’ı ilhak ediyor, Ukrayna’yı işgal ediyor. Rusya BM’deki 5 ülkeden birisi. Allah rızası için bu akıl mıdır? Rusya nasıl kendisinin işgalci olduğunu kabul etsin ve kendi aleyhine bir karar çıkarsın?”
BU DÜZEN BÖYLE GİTMEZ
Dünyada yeni bir düzenin kurulmasına ihtiyaç olduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Bizim medeniyetimizin zihniyeti ile çözülürse dünyada barışı sağlarsınız.” vurgulamasıyla şöyle devam etti:
“Bu düzen böyle devam etmez. Bu düzen böyle devam etseydi bu kadar çok savaş olmazdı. Bu düzen adil bir düzen olsaydı, her sene dünyada 5 milyon 5 yaşın altında çocuk, aşılanamadığı için hayattan kopmazdı. İşte onun için nasıl Türkiye’de bir zihniyet değişimi olduysa dünya da bir zihniyet değişimi olacak. Sadece Türkiye’de barışı ve adaleti değil, yeryüzünde barışı ve adaleti hep beraber kuracağız. Türkiye’nin insanları, bu coğrafyanın insanları kuracak.”
